→ “Anti-Siyonist” sanatçılar San Francisco’daki sergiden eserlerini çekti
“Anti-Siyonist” olarak tanımlanan bir grup Yahudi sanatçının San Francisco’daki Çağdaş Yahudi Müzesi’nde düzenlenen California Jewish Open sergisinden eserlerini geri çekmesinin ardından, İsrail-Hamas Savaşı’nın sanat dünyasındaki yankıları devam ediyor. Sanatçılar, eserlerini geri çekmeye, kurumun “finansman konusunda şeffaflık ve BDS’ye (Boykot, Tecrit, Yaptırımlar) bağlılık dahil olmak üzere sanatçıların taleplerini karşılayamaması”nı gerekçe gösterdi. Aralarında Rebecca Maria Goldschmidt ve Sophia Sobko’nun da bulunduğu–sergiye kabul edilen yedi sanatçı da dahil olmak üzere–11 sanatçı bir bildiri imzaladı. Grup, duvar metinlerinin içerikte bir düzenlenme olmadan asılmasını ve İsrail hükümetinden gelen fonların kesilmesini talep etti. Müzenin internetsitesine göre sergi, “California’daki, kendini Yahudi gören sanatçıların eserlerinin canlılığını ve çeşitliliğini vurguluyor. Sergide sunulan çağdaş eserler temel bir soru etrafında birleşiyor: Sanatçılar, bağlantıyı koruyup güçlendirmek, yeniden hayal etmek, sürdürmek veya keşfetmek için Yahudi kültürünün, kimliğinin ve toplumunun farklı yönlerine nasıl bakıyorlar?” Sanatçılar internette yayımladıkları bir bildiride şunları dile getiriyorlar: “Eserlerin birçoğu kabul edilse de, müzenin verdiği yanıtlar ve sanatçıların taleplerini karşılayamaması... Sanatçılar için sanatta PACBI’ye (İsrail'e Akademik ve Kültürel Boykot İçin Filistin Kampanyası) bağlı kalmanın ve bunu talep etmenin önemini bir kez daha doğruladı.”Müzenin yetkili müdürü Kerry King, Hyperallergic’e verdiği demeçte, Çağdaş Yahudi Müzesi’nin bu sanatçı grubuyla şeffaf bir diyalog içinde olduğunu ancak sonuçta belirtilen tüm koşulları yerine getiremediğini söyleyerek müzenin, anti-Siyonizmi antisemitizm olarak ortaya koymadığını belirtti.
→ Helsinki’ye yeni müze
Helsinki’de kurulması planlanan, AD Museum adını alacak yeni bir mimarlık ve tasarım müzesi için bir yarışma düzenleniyor.Yarışmanın bilgilendirme yazısında ifade edildiğine göre, müze için şehrin Makasiiniranta rıhtım bölgesinde bir alan belirlendi. Proje, 1956’da kurulan Finlandiya Mimarlık Müzesi ile 1873’te kurulan Tasarım Müzesi’nin birleşmesinden doğdu. Yarışmayı duyurmak için yazılan bilgilendirme metninde, mevcut AD Museum’unda “hiçbir zaman müze olması amaçlanmayan iki tarihî binada faaliyet gösterdiği” belirtiliyor. Blooloop internet sitesine göre projenin toplam bütçesi yaklaşık 105 milyon euro, inşaat maliyetleriyse 70 milyon euro’yu aşmayacak. Bu arada, Japon medya grubu Asahi Shimbun şirketi programa bağışta bulundu. Yarışma, Helsinki şehri ve Finlandiya devletine ait olan gayrimenkul şirketi ADM ve Finlandiya Mimarlık ve Tasarım Müzesi Vakfı tarafından düzenleniyor. Jüri üyeleri arasındaysa mimar Mikko Aho ve Londra’daki V&A East’in direktörü Gus Casely-Hayford yer alıyor. Yarışma sonuçlarının gelecek yıl eylül ayında açıklanması, müzenin 2030’da açılması, inşaatınsa 2027’de başlaması planlanıyor.
→ ABD konsolosluklarında tutulan Kosta Rika kökenli eserler ülkelerine geri dönüyor
Kosta Rika Ulusal Müzesi tarafından yapılan açıklamaya göre Los Angeles, Miami ve Washington DC’deki Kosta Rika diplomatik konsolosluklarında bulunan ve aralarında Kolombus öncesi döneme ait eserlerin de bulunduğu 395’ten fazla arkeolojik obje, bu yılın başlarında Kosta Rika’ya iade edildi. Eserler arasında yeşim taşı mücevherler, polikrom boyalı kaplar, insan ve hayvan figürleri ile taş aletler bulunuyor. Washington’daki Kosta Rika Konsolosluğu’nda saklanan Diquís Deltası’na ait bir küre de nakledilecek eserler arasına dahiloldu. Kültürel Anlaşmalar Fonu aracılığıyla sağlanan 83 bin dolarlık fonun yanı sıra Parque Metropolitano La Libertad Vakfı ortaklığıyla 43 bindolar ve Kosta Rika Ulusal Müzesi’nden gelen11 bindolar, 2023’te başlayan daha geniş bir projeyi destekleyecek. Müze müdürü IfigeniaQuintanilla’ya göre müze, 141 Kosta Rikalı yetkiliyi iade, erişim ve koruma konularında eğitiyor. Ülkelerine iade edilen eserler önümüzdeki yıl Kosta Rika’yı gezecek.
→ Çin, Kore ve New Jersey’deki Centre Pompidou stratejisi ana hatlarıyla açıklandı
Paris, Centre Pompidou’daki yetkililer, galerinin 2025-2030 yılları arasında tadilat nedeniyle kapalı olacağı için, kurumun çok sayıdaki uluslararası uydu şubesi için yapılan gelecek planlarının ana hatlarını belirledi.
Şanghay’daki West Bund Müzesi projesiyle ortaklık 2029’a kadar yenilenirken, Çinli sanatçıların yer aldığı, 1970’lerden 2000’lere uzanan avangard fotoğraf sergisini de içeren bir program hazırlandı. Centre Pompidou geçtiğimiz yıl, Güney Kore’de de bir yerleşke açmayı planladığını duyurdu. Gelecek yılın sonlarına doğru açılması planlanan Hanwha Seoul mekânı, şehrin finans kuruluşlarının bulunduğu bölge Yeouido’daki 63 Square’de yer alacak. Dört yıllık işbirliği boyunca Centre Pompidou, Joan Miró, Henri Matisse ve Jean Dubuffet gibi sanatçılara adanmış, yılda iki tane olmak üzere sekiz monografik sergi sunacak. Geçen yıl eyalet Cumhuriyetçileri tarafından yayımlanan raporda “israf ve aşırılık sirki” olarak nitelendirilen CentrePompidou’nunNew Jersey, Jersey City’deki tartışmalı mekânı, müzelerin geleceğini analiz eden bir program için, komşu Hudson County Community College’la işbirliği yapacak. 2027’de açılması planlanan yeni ABD yerleşkesi, 20. yüzyılın başında New Jersey’de bir film stüdyosu kuran ilk kadın film yapımcı Alice Guy-Blaché’ninyapıtlarından esinlenen,“yerel alanda bir sergi de sunacak”.
Uzun zamandır beklenen bir başka Pompidou şubesi olan Brüksel’deki Kanal-CentrePompidou’nun 2025 sonbaharında açılması ve ortaklığın 2029’a kadar sürmesi planlanıyor. Çeşitli anlaşmaların mali koşulları belirsizliğini koruyor (yorum için Centre Pompidou’yla temasa geçildi).
→ Antik Maya şehrinin çöküşünün nedeni: Depremler
Bir grup İspanyol ve Meksikalı biliminsanı akademik bir dergide, MÖ 150 ile MS 650 yılları arasında gelişen Meksika’daki Teotihuacán antik şehir devletinin, Maya uygarlığının çöküşüne yol açan bir dizi depremle kısmen tahrip olduğunu açıkladı. Depremler, bölgedeki Güneş Piramidi ve Tüylü Yılan Tapınağı’nı etkiledi. Journal of Archaeological Science dergisinin mayıs sayısına göre, [Teotihuacán’daki] piramitlerdeki yapı hasarının sistematik bir analizi, potansiyel olarak sismik yüklemeyle ilgili depreme ait çeşitli arkeolojik bulguları ortaya koyuyor. Dergide, “Eski Tüylü Yılan Tapınağı’nın batı merdivenlerinde de güçlü bir yer sarsıntısıyla uyumlu bir hasar modeli” tespit edildiği belirtiliyor. Uzmanlara göre şehir, mimari tarzların gelişiminde büyük rol oynayan en az iki güçlü yıkıcı depreme maruz kaldı. Makalede, Teotihuacán’da tespit edilen depremin arkeolojik bulgularının kırık köşeler (yontma köşeler), duvar bloklarının yer değiştirmesi ve dönmesi, duvarların çökmesi, binaların üst kısımlarının yıkılması olduğu belirtiliyor. MS 225, 400 ve 600 yıllarında şehir daha düşük şiddette üç deprem geçirirken Teotihuacán’lılar, depreme karşı, taş blokların yatay hareketini engelleyen yontma taşları “kilitlemek” gibi önlemler aldılar.
→ Tazmanya’da sadece kadınlara sergilenen eser, yasalara aykırı bulundu
Tazmanya mahkemesi geçtiğimiz ay, Tazmanya, Museum of Old and New Art’ta (Mona) kadınlara özel olarak sergilenen bir sanat enstalasyonunun ayrımcı olduğuna karar verdi. 2020’de açılan “Ladies Lounge” (Kadınlar Salonu), müzenin sahibi David Walsh’la evli olan, Mona küratörü Kirsha Kaechele tarafından tasarlandı. Eser, kadınların centilmen kulüplerinden dışlanmasını protesto etmeyi amaçlıyor.
Yeni Güney Galler’de ikamet eden Jason Lau, Nisan 2023’te Mona’yı ziyaret ettiğinde, 35 Avustralya doları tutarındaki giriş bileti için ödeme yaptı ve bu biletle “Ladies Lounge”a giriş yapamadığını görünce, Tazmanya Ayrımcılıkla Mücadele Komiserliği’ne şikâyette bulundu. Bu da Tazmanya Sivil ve İdari Mahkemesi’ne devredilen hukuki ihtilafa yol açtı.
Loş bir şekilde aydınlatılmış, zümrüt yeşiliyle görkemli bir şekilde dekore edilmiş “Ladies Lounge”a sadece kendini kadın olarak tanımlayanlar kabul ediliyor. Mekândaki tek istisna, fallus şeklindeki bir kanepeye oturabilen kadın ziyaretçilere şampanya servisi yapan uşak. Kaechele’e göre, bu aynı zamanda 1965’te yasalar değiştirilmeden önce Avustralya’daki barlarda kadınların ayrı “kadın salonları”na kapatılmasına da bir tepki. Duruşma sırasında Kaechele mahkemeye Lau’nun, “Ladies Lounge”u tam da amaçlandığı gibi, yani buradan dışlanarak tecrübe ettiğini söyledi. Tazmanya Sivil ve İdari Mahkemesi’nin kararı uyarınca, Mona’nın, erkekleri “Ladies Lounge”dan dışlamamasını durdurması için 28 gün süresi vardı.